30 Eylül 2013 Pazartesi

VERGİ MÜKELLEFİ OLMAYANLARDAN MAL ALIMI

Türk ticari hayatını vergi mevzuatımıza bağlayan en önemli unsurlardan biri yapılan ticari muamelelerin tevsik edici belgelere dayandırılmasıdır. Vergiyi doğuran olayların rakamlara dökülüp maliye sistemine duhulü bu tevsik edici belgelerin düzenlenmesiyle mümkündür. Şüphesiz, ticari hayatta onlarca çeşit belge kullanılmaktadır. Ancak, bunlar arasında öyleleri vardır ki; özellikle düzenlenme alanları belirtilmiş, özel şekil şartlarına bağlanmış ve hatta düzenlenmemesi veya yanlış düzenlenmesi cezai yaptırımlarla engellenmiştir.
 
Makalemizin konusunu, mevzuatımızda özel ve önemli bir yer işgal eden ve 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 234’üncü maddesinde düzenlenmiş olan Gider Pusulasının tanımı ve çeşitli uygulama alanları oluşturmaktadır.
 
234’üncü maddeye göre Gider Pusulası;
 
“Birinci ve  ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin:
Vergiden muaf esnafa;
Yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası  vergiden muaf esnaftarafından verilmiş fatura hükmündedir. Bu belge, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını satan kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de tanzim edilir.” 
 
şeklinde düzenlemiştir.
 
Kanun metnindeki tanımlama uyarınca gider pusulası, birinci ve  ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabı ve çiftçiler tarafından düzenlenen bir vesika olup iş bu mükelleflerce düzenlenen vesikalar vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmünde kabul edilmektedir.
 
Yine, kanun metninde atıfta bulunulan diğer bir konu, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını satan kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de gider pusulası tanzim edileceğidir.
 
Anılan maddenin son fıkrasında ise Gider Pusulasının neleri ihtiva edeceğini şu şeklide açıklanmıştır; “Gider pusulası, işin mahiyeti, emtianın cins ve nev'i ile miktar ve bedelini ve iş ücretini ve işi yaptıran ile yapanın veya emtiayı satın alan ile satanın adlarıyla soyadlarını (Tüzel kişilerde unvanlarını) ve adreslerini ve tarihi ihtiva eder ve iki nüsha olarak tanzim ve bir nüshası işi yapana veya malı satana tevdi olunur.” 

-Gider Pusulasında Vergi Tevkifatı
Bu husus, 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesinde  düzenlenmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm ihtiva eder.

“Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.”  
Gelir Vergisi Kanunun 94’üncü maddesinin 13 numaralı bendinde esnaf muaflığından yararlananlara mal ve hizmet alımları karşılığı yapılan ödemelerden yapılacak kesinti oranları aşağıdaki şekilde belirlenmiştir.
"…
a) 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (6) ve (8) numaralı bentlerinde yer alan emtia bedelleri veya bu emtianın imalinde ödenen hizmet bedelleri üzerinden %2, 
b) Hurda mal alımları için % 2,
c) Diğer mal alımları için % 5,
d) Diğer hizmet alımları (a, b ve c alt bentleri hariç olmak üzere mal ve hizmet bedelinin ayrılamaması hali de bu kapsamdadır) için % 10,"
vergi tevkifatı yapılır.
Gelir Vergisi Kanununun 9’uncu maddesinde Vergiden Muaf Esnaf kavramı tanımlanmış olup vergi tevkifatının esnaf muaflığından yararlananlara uygulanması yine bu maddenin,  ”Bu muaflığın, 94 üncü madde uyarınca tevkif suretiyle kesilen vergiye şümulü yoktur.”  hükmüylesağlanmaktadır.


GİRİŞ BÖLÜMÜNDEN SONRA YAZIMIZIN BAŞLIĞINI DA OLUŞTURAN DURUMU ŞU ŞEKLİDE İZAH EDEBİLİRİZ;

Vergi Mükellefi Olmayanlardan Mal Alımında Kullanımı

Vergi mükellefi olmayan kimselerden alınan mallara ilişkin olarak öncelikle dikkat edilmesi gereken husus; satıcının bu faaliyetinin devamlılık arzedip etmeyeceğidir. Şayet, bu faaliyet devamlılık arzediyorsa, satıcının mükellefiyet tesis ettirmesi gerekmektedir. Bu halde, satıcı, kendi düzenleyeceği fatura ile satışını yapacak ve vergilerini kendisi ödeyecektir. Diğer taraftan, satıcının bu faaliyeti devamlılık arzetmiyorsa, yapılan alım Gider Pusulası düzenlenerek belgelendirilmelidir.
Katma Değer Vergisi açısından bakılacak olursa, satış işlemi devamlılık arzetmediğinden 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1’inci maddesine göre KDV’ye tabi olmayacaktır. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, yayınladığı 23/11/2011 Tarih ve B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV 28-2108 Sayılı Özelgesi ile bu yönde görüş bildirmiştir.

Gelir Vergisi açısından bakılacak olursa;

Gelir vergisi yönünden tevkifat yapılması için satıcının esnaf muaflığından yararlanması gerekmektedir. Bu halde, tevkifat oranı Gelir Vergisi Kanununun 94/13’üncü maddesinin (a),(b) ve (c) alt bentlerine göre belirlenecektir.
Diğer taraftan, vergi mükellefi olmayıp esnaf muaflığından da yararlanmayanlardan, 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94/10-b maddesine göre, gerçek ve tüzel kişilerin mallarını iş akdi ile bağlı olmaksızın bunlar adına kapı kapı dolaşmak suretiyle tüketiciye satanlara bu faaliyetleriyle ilgili olarak yapılan komisyon, prim ve benzeri ödemelerden % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.


VERGİ MÜKELLEFİ OLMAYANLARDAN HİZMET SATINALMA

Türk ticari hayatını vergi mevzuatımıza bağlayan en önemli unsurlardan biri yapılan ticari muamelelerin tevsik edici belgelere dayandırılmasıdır. Vergiyi doğuran olayların rakamlara dökülüp maliye sistemine duhulü bu tevsik edici belgelerin düzenlenmesiyle mümkündür. Şüphesiz, ticari hayatta onlarca çeşit belge kullanılmaktadır. Ancak, bunlar arasında öyleleri vardır ki; özellikle düzenlenme alanları belirtilmiş, özel şekil şartlarına bağlanmış ve hatta düzenlenmemesi veya yanlış düzenlenmesi cezai yaptırımlarla engellenmiştir.
 
Makalemizin konusunu, mevzuatımızda özel ve önemli bir yer işgal eden ve 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 234’üncü maddesinde düzenlenmiş olan Gider Pusulasının tanımı ve çeşitli uygulama alanları oluşturmaktadır.
 
234’üncü maddeye göre Gider Pusulası;
 
“Birinci ve  ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin:
Vergiden muaf esnafa;
Yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası  vergiden muaf esnaftarafından verilmiş fatura hükmündedir. Bu belge, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını satan kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de tanzim edilir.” 
 
şeklinde düzenlemiştir.
 
Kanun metnindeki tanımlama uyarınca gider pusulası, birinci ve  ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabı ve çiftçiler tarafından düzenlenen bir vesika olup iş bu mükelleflerce düzenlenen vesikalar vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmünde kabul edilmektedir.
 
Yine, kanun metninde atıfta bulunulan diğer bir konu, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını satan kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de gider pusulası tanzim edileceğidir.
 
Anılan maddenin son fıkrasında ise Gider Pusulasının neleri ihtiva edeceğini şu şeklide açıklanmıştır; “Gider pusulası, işin mahiyeti, emtianın cins ve nev'i ile miktar ve bedelini ve iş ücretini ve işi yaptıran ile yapanın veya emtiayı satın alan ile satanın adlarıyla soyadlarını (Tüzel kişilerde unvanlarını) ve adreslerini ve tarihi ihtiva eder ve iki nüsha olarak tanzim ve bir nüshası işi yapana veya malı satana tevdi olunur.” 

-Gider Pusulasında Vergi Tevkifatı
Bu husus, 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesinde  düzenlenmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm ihtiva eder.

“Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.”  
Gelir Vergisi Kanunun 94’üncü maddesinin 13 numaralı bendinde esnaf muaflığından yararlananlara mal ve hizmet alımları karşılığı yapılan ödemelerden yapılacak kesinti oranları aşağıdaki şekilde belirlenmiştir.
"…
a) 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (6) ve (8) numaralı bentlerinde yer alan emtia bedelleri veya bu emtianın imalinde ödenen hizmet bedelleri üzerinden %2, 
b) Hurda mal alımları için % 2,
c) Diğer mal alımları için % 5,
d) Diğer hizmet alımları (a, b ve c alt bentleri hariç olmak üzere mal ve hizmet bedelinin ayrılamaması hali de bu kapsamdadır) için % 10,"
vergi tevkifatı yapılır.
Gelir Vergisi Kanununun 9’uncu maddesinde Vergiden Muaf Esnaf kavramı tanımlanmış olup vergi tevkifatının esnaf muaflığından yararlananlara uygulanması yine bu maddenin,  ”Bu muaflığın, 94 üncü madde uyarınca tevkif suretiyle kesilen vergiye şümulü yoktur.”  hükmüylesağlanmaktadır.


GİRİŞ BÖLÜMÜNDEN SONRA YAZIMIZIN BAŞLIĞINI DA OLUŞTURAN DURUMU ŞU ŞEKLİDE İZAH EDEBİLİRİZ;

Vergi Mükellefi Olmayanlardan Hizmet Alımında Kullanımı

Vergi mükellefi olmayanlardan hizmet alımlarında, öncelikli ve belirleyici husus; hizmet verenin bu faaliyetinin devamlılık arz edip etmemesidir. Faaliyette devamlılık söz konusu ise, hizmet veren için mükellefiyet tesis edilmesi veya hizmet alana bağlı çalışması durumunda iş akdi ile sigortalı çalışanlar arasına dahil edilmesi gerekmektedir.

Vergiden muaf esnaflardan yapılan hizmet alımları için Gider Pusulası düzenlenmesi gerekmekle birlikte, yapılan ödemelerden Gelir Vergisi Kanununun 94/13-d maddesi uyarınca, % 10 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması zorunludur. Şöyle ki, bu tevkifatın yapılabilmesi için hizmet sunanın Gelir Vergisi Kanunu 9’uncu maddesi hükümleri çerçevesinde vergiden muaf esnaf statüsünde olması gerekmektedir.




26 Eylül 2013 Perşembe

BİLİR KİŞİ ÜCRET TARİFESİ

26  Eylül 2013,                                                                                                                                          Sayı : 28777

Adalet Bakanlığından:

HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU BİLİRKİŞİ ÜCRET TARİFESİ
Amaç ve kapsam
MADDE 1 – (1) Bu Tarifenin amacı, 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince bilirkişiye ödenecek ücret ve giderlerin miktarı ile bunların ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemektir.
Dayanak
MADDE 2 – (1) Bu Tarife, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 283 üncü maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.
Bilirkişi ücreti
MADDE 3 – (1) Bilirkişi ücreti, bilirkişiye sarf etmiş olduğu emek ve mesaisi karşılığı ödenen ücrettir.
Giderler
MADDE 4 – (1) Bilirkişiye inceleme, ulaşım, konaklama ve diğer giderleri de ödenir.
Bilirkişi ücretleri
MADDE 5 – (1) Bu Tarifeye göre verilecek bilirkişi ücretleri aşağıda gösterilmiştir.

a) Sulh hukuk mahkemelerinde görülen dava ve işler için 
150,00 TL
b) İcra hukuk mahkemelerinde görülen dava ve işler için 
150,00 TL
c) Asliye hukuk mahkemelerinde görülen dava ve işler için
250,00 TL
ç) Aile mahkemelerinde görülen dava ve işler için
200,00 TL
d) İş mahkemelerinde görülen dava ve işler için
200,00 TL
e) Kadastro mahkemelerinde görülen dava ve işler için
200,00 TL
f) Tüketici mahkemelerinde görülen dava ve işler için
150,00 TL
g) Fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinde görülen dava ve işler için
300,00 TL
ğ) Asliye ticaret ve denizcilik ihtisas mahkemelerinde görülen dava ve işler için
300,00 TL

(2) Dava, mahkemece hangi sıfatla görülüyorsa bilirkişi ücreti de buna göre belirlenir.
Bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinde ücret
MADDE 6 – (1) Bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinde, görülmekte olan davanın türüne göre ait olduğu mahkemeye ait bilirkişi ücreti ödenir.
Tarifede belirtilen ücretlerin azaltılması ve artırılması
MADDE 7 – (1) Hâkim, işin mahiyetine göre bu Tarifede yazılı bilirkişi ücretlerini artırabilir ve indirebilir.
Seri dosyalarda bilirkişi ücreti
MADDE 8 – (1) Ayrı bir inceleme ve araştırmayı gerektirmeyen seri dosyalarda bu Tarifede yazılı bilirkişi ücretlerinde indirim yapılır.
Ücretin ödenmesi
MADDE 9 – (1) Yazı işleri müdürü veya görevli personel tarafından bilirkişi ücretinden gerekli vergiler kesildikten sonra kalanı bilirkişiye ödenir.
Uygulanacak tarife
MADDE 10 – (1) Bilirkişi ücretinin tayininde mahkemece görevlendirmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan tarife esas alınır.
Yürürlük
MADDE 11 – (1) Bu Tarife 1 Ekim 2013 tarihinde yürürlüğe girer.


23 Eylül 2013 Pazartesi

DEFTER TUTMA SORUMLULUĞU

1. Defter Tutma Sorumluluğu: Defter tutma, işletmede meydana gelen parasal işlemlerin belli bir düzen içerisinde ticari defterlere yazılmasını ifade eder. Devlet harcamalarının karşılandığı, en büyük kaynak vergidir. Vergi para demektir. O halde kazanç elde eden bütün gerçek ve tüzel kişilerin kazançları üzerinden ödeyecekleri vergi devleti yakından ilgilendirir. Devlet kişilerin vergi karşısındaki durumlarını, verginin doğru hesaplanıp hesaplanmadığını işletmenin tuttuğu ticari defter ve belgelerden öğrenir ve takip edebilir.
Bu nedenledir ki Vergi Usul Kanunumuz içinde ticari defter ve belgeler önemli yer tutmaktadır. (171-242. maddeler arasındaki toplam 72 madde ticari defter ve belgeler ile ilgili düzenlemeleri kapsar.) Defter tutma olayını bir de defter tutan kişi yönünden ele alırsak; Ticari defterlerini ticari belgelere dayanarak yasaların istediği şekilde tutan bir işletme sahibi, defterde yer alan kayıtlara bakmak suretiyle:

 İşletmesinin kar-zarar durumunu öğrenir,
- Satacağı malların maliyet fiyatını, dolayısıyla satış fiyatını bilir,
- İşletmesi ile ilişkisi olan kişilerle, arasındaki borç alacak tutarlarının ne olduğunu öğrenir,
- Devletine ödeyeceği vergi tutarını bilir,
- İstatistiksel bilgi elde eder,
- Önceki dönemlerle içinde bulunduğu dönemi karşılaştırma imkanı bulabileceğinden işletmesinin verimini arttırıcı kararlar alır,
- Anlaşmazlık durumunda bu defter ve belgelerini ispat aracı olarak gerekli mercilere sunar.

2. Defter Tutacaklar: Kimlerin ticari defter tutmak zorunda olduğu VUK’ un 172. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre:

Ticaret ve sanat erbabı: Ticari kazanç elde eden gerçek kişi tacirlerdir.

Ticaret şirketleri: Gerçek ya da tüzel kişilerin bir araya gelerek TTK hükümleri çerçevesinde oluşturmuş oldukları ortaklıklar.

İktisadi kamu müesseseleri: Devlete, özel idarelere, belediyelere ve diğer kamu idare ve kuruluşlarına ait ve tabi olup faaliyetleri devamlı bulunan ticari, sınai ve zirai işletmeler.

Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler: Dernek ve vakıflara ait veya bağlı olan işletmeler.

Serbest meslek sahipleri: Ticari mahiyette olmayan işleri, bir işverene bağlı olmadan, kendi nam ve hesabına yapan, ilmi, mesleki bilgisi ile para kazanan kişilerdir.

Çiftçiler: Zirai faaliyetle uğraşanlar. Defter tutmak zorundadırlar.

3. Defter Tutmayacaklar: Yukarıda belirttiğimiz kişi ve kuruluşlardan, VUK ‘un 173. maddesinde belirtilen şartları taşıyanlar ticari defter tutmak zorunda değillerdir. Bu şartlar kanunda şu şekilde sıralanmıştır.
Gelir vergisinden muaf olan esnaf: İşyeri açmadan, işçi çalıştırmadan, pazar takibi yapmadan, motorlu araç kullanmadan değeri yüksek olmayan malları kendi adına üreten ya da alıp satan kişiler gelir vergisinden muaf oldukları için ticari defter tutmazlar.
Gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler: Gelir Vergisi Kanunumuzun 54. maddesinde belirtilen işletme büyüklüklerini aşmamış olan çiftçiler stopaj yoluyla vergilendirildikleri için ticari defter tutmazlar.
Gelir vergisi kanunumuza göre kazançları basit usulde tespit edilenler: Ticari kazançları basit usulde vergilendirilenler ticari defter tutmazlar. Basit usulde vergilendirilmek için Gelir vergisi kanunumuzun 47 ve 48. maddelerinde belirtilen genel ve özel şartları taşımak gerekir.
Kurumlar vergisinden muaf olan:
- İktisadi kamu müesseseleri
- Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler

Genel olarak kamu idare ve müesseseleri tarafından genel insan ve hayvan sağlığını koruma amaçlı, toplumsal amaçlı, eğitim amaçlı işletilen kurumlar, dernek ve vakıflara ait olup bakanlar kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar olup Kurumlar vergisi kanunumuzun 4. maddesinde detaylı olarak belirtilmiştir. Bu müessese ve işletmeler de ticari defter tutmazlar.

Yukarıdaki istisna hükümlerinin gelir veya kurumlar vergilerinden muaf olmakla beraber diğer vergilerden birine tabi olanlar bu muafiyetin dışındadır.
4. Tutulması Zorunlu Defterler: Tüccarlar defter tutma bakımından iki sınıfa ayrılmıştır. (VUK madde 176) Her sınıfın defter tutma şekli ve tutmuş olduğu defterler birbirinden farklıdır. Buna göre;

- Birinci sınıf tüccarlar Bilanço esasına göre,
- İkinci sınıf tüccarlar ise İşletme hesabı esasına göre defter tutarlar.


4.1. Birinci Sınıf Tacirin Tutması Gereken Defterler: Bilanço usulüne göre defter tutması gereken birinci sınıf tacirlerin kimler oldukları Vergi Usul Kanunumuzun 177. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre 2010 yılı için:

- Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımları tutarı, 120.000 TL veya satışlarının tutarı 170.000 TL yi aşanlar
- Birinci bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşıp da bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatı 68.000 TL yi aşanlar
- 1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı işlerin birlikte yapılması halinde 2 numaralı bentte yazılı iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı 120.000 TL’yi aşanlar
- Her türlü ticaret şirketleri (Adi şirketler iştigal nevileri yukarıdaki bentlerden hangisine giriyorsa o bent hükmüne tabidir.)
- Kurumlar Vergisine tabi olan diğer tüzel kişiler (Bunlardan işlerinin icabı bilanço esasına göre defter tutmalarına imkan veya lüzum görülmeyenlerin, işletme hesabına göre defter tutmalarına Maliye Bakanlığınca müsaade edilir.)
-Kendi istekleri ile bilânço esasına göre defter tutmayı tercih edenler

Birinci sınıf tüccar sayılıp bilanço esasına göre aşağıdaki defterleri tutarlar:
Yevmiye defteri
Büyük defter (Defteri kebir) 
Envanter defteri

4.2. İkinci Sınıf Tacirlerin Tutması Gereken Defterler:

- 177. maddede yazılı olanların dışında kalanlar.
- Kurumlar Vergisi mükelleflerinden işletme hesabı esasına göre defter tutmalarına Maliye Bakanlığınca izin verilenler.
- Yeni işe başlayan tüccarlar iş hacimleri, yani alım satım ölçüleri belli oluncaya kadar

İkinci sınıf tacir sayılırlar. Ve İşletme hesabı esasına göre "İşletme Hesabı Defteri" adı verilen ticari defteri tutarlar. (VUK madde 178)

5. Serbest Meslek Erbabının Tutması Gereken Defterler (VUK madde 210): Serbest meslek sahiplerinin ticari mahiyette olmayan işleri, bir işverene bağlı olmadan, kendi nam ve hesabına yapan, ilmi, mesleki bilgisi ile para kazanan kişiler olduğunu daha önce belirtmiştik. Bu kişilerden; Gelir vergisi kanunumuzun 18 maddesinde belirtilen kişilerin (Yazar, çevirmen, heykeltıraş, ressam, bestekâr, mucit, bilimsel araştırma ve inceleme yapanlar gibi) kazançları gelir vergisine tabi olmadığı için ticari defter tutmalarına gerek yoktur.
Diğer serbest meslek sahipleri ise (GVK madde 66) kendi adına bir iş yeri açmış doktor, avukat, muhasebeci, mühendis, mimar gibi kişiler ise gelir ve giderlerini "serbest Meslek Kazanç Defteri" adı verilen ticari deftere işlerler.

Doktorlar diledikleri takdirde, serbest meslek kazanç defterindeki bilgileri protokol defterinde gösterirlerse ayrıca Serbest meslek kazanç defteri tutmayabilirler. Ayrıca noterlerin; kendi resmi defterleri vardır. Bu nedenle noterlerin ayrıca serbest meslek defteri tutmalarına gerek yoktur. Avukatlar da kazançlarını serbest meslek defterine kayıt eder. Ancak Avukatlık Kanununa göre avukatlık ortaklıkları; iş ve dava defteri, pay defteri, karar defteri, gelir gider defteri ve demirbaş defteri tutmak zorundadırlar.

6. Çiftçilerin Tutması Gereken Defterler: Gelir Vergisi Kanunumuzun 54. maddesinde belirtilen:

- İşletme büyüklüğünü aşan,
- Bir biçerdövere veya bu mahiyetteki bir motorlu araca sahip olan,
- On yaşına kadar ikiden fazla traktöre sahip olan çiftçiler gerçek usulde vergilendirilirler.

Dolayısıyla bu şartları taşıyan çiftçiler defter tutmak zorundadırlar. Bu şartları taşımayanların defter tutmasına ve beyanname vermelerine gerek yoktur. Defter tutması gereken çiftçi önceden bildirmek kaydıyla isterse bilânço esasına göre defter tutar (Yevmiye, Defter-i kebir, Envanter ve Bilânço defteri) İsterse de İşletme Hesabı Esasına göre “Çiftçi İşletme Defteri” adı verilen defteri tutar. Bilânço usulünü seçenler iki yıl geçmedikçe bu usulden dönemezler.

ŞİRKETLERİN İNTERNET SİTELERİ

21 Eylül 2013  CUMARTESİ
Resmî Gazete
Sayı : 28772
YÖNETMELİK
Gümrük ve Ticaret Bakanlığından:
SERMAYE ŞİRKETLERİNİN AÇACAKLARI İNTERNET SİTELERİNE
DAİR YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR YÖNETMELİK
MADDE 1  31/5/2013 tarihli ve 28663 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Sermaye Şirketlerinin Açacaklarıİnternet Sitelerine Dair Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) ve (j) bentleri yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 2  Aynı Yönetmeliğin 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 5  (1) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren kurulan şirketlerin kuruluşlarının ticaret siciline tescil edildiği tarihten itibaren üç ay içinde internet sitesi açmaları ve bu sitenin belirli bir bölümünü şirketçe kanunen yapılması gereken ilanların yayımlanması için özgülemeleri gerekir.
(2) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonra kapsama dahil olan sermaye şirketlerinin, kapsama girdikleri tarihten itibaren üç ay içinde internet sitesi açmaları ve bu sitenin belirli bir bölümünü şirketçe kanunen yapılması gereken ilanların yayımlanması için özgülemeleri gerekir.
(3) Şirketler topluluğuna dahil olup da doğrudan bağımsız denetim kapsamında olmayan sermaye şirketleri, internet sitesi açmakla yükümlü değildir.
(4) Şirketler, internet sitesine ilişkin yükümlülüklerini doğrudan kendileri yerine getirebilecekleri gibiMTHSlerden destek hizmeti almak suretiyle de yerine getirebilirler.
(5) Şirketler topluluğuna dahil olan şirketlerin internet sitesine ilişkin yükümlülükleri, MTHS yetkisine sahip olmasa bile topluluk içinde yer alan şirketlerden biri tarafından da yerine getirilebilir. Bu durumda hizmet alan toplulukşirketi kendi internet sitesini açmış sayılır. Şirketler topluluğunda internet sitesi yükümlülüğü ile ilgili destek hizmeti sağlayan şirketin, topluluktan ayrılması halinde bu hizmeti sürdürebilmesi için ayrılacağı tarihte MTHS yetkisine sahip olması zorunludur.
(6) Kanun uyarınca oluşturulan internet sitesi, şirketlerin MERSİS numarası altında tescil edilir.
MADDE 3  Aynı Yönetmeliğin 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “Şirketleribaresi MTHSlerden destek hizmeti alan şirketler olarak ve dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, ikinci fıkrasında yer alan “şirket unvanı” ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.
(4) Sahip oldukları internet sitesi üzerinde bu bilgileri sağlayan şirketler, ilgili bilgilere erişim için internet sitesi içinde http://firmaalanadi/bilgitoplumuhizmetleri adresinden ya da ikinci fıkra doğrultusunda doğrudan MTHS'yeyönlenmeyi sağlarlar.
MADDE 4  Aynı Yönetmeliğin 11 inci maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve beşinci fıkrasında yer alan Arşiv Elektronik İmza Uzun Dönemli ve SİL Kontrollü Güvenli Elektronik İmza Politikaları(Profil P3)na veya ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.
(4) Şirketler ve MTHSler, işleyiş ve güvenlik kriterlerine ilişkin olarak Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Kamu Sertifikasyon Merkezinin internet sitesinde (http://www.kamusm.gov.tr) yayımlananİnternet Sitesi Yükümlülüğüne Tabi Şirketlerin veya MTHSlerin Alacakları Teknik Raporda Yer Alması Gereken Teknik Kriterler Rehberindeki şartları sağlarlar.
MADDE 5  Aynı Yönetmeliğin 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan ikinci fıkrada belirtilen kurumlara tespit ettirmek ve söz konusu kurumlar ibaresi, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumuna tespit ettirmek ve söz konusu kurum olarak ve ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
(2) İnternet sitesi yükümlülüğünü kendisi yerine getiren şirketler, birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerini, internet sitelerini açtıkları veya var olan internet sitelerini bu amaca özgüledikleri tarihten itibaren en geç bir yıl içinde yerine getirirler. Haklı gerekçelerin varlığı halinde, şirketlere talepleri üzerine Bakanlıkça ek süre verilebilir. Düzenlendiği tarih dikkate alınarak teknik rapor, MTHSlerce üç yılda, internet sitesi yükümlülüğünü kendisi yerine getiren şirketlerce ise beş yılda bir yenilenir ve Bakanlığa verilir.
MADDE 6  Aynı Yönetmeliğe aşağıdaki geçici 2 nci madde eklenmiştir.
Ek rapor alma yükümlülüğü
GEÇİCİ MADDE 2  (1) MTHS hizmeti vermek amacıyla bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce teknik rapor almak için Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumuna başvuranların talepleri, Yönetmeliğin bu maddenin yürürlüğe girmeden önceki hükümlerine göre sonuçlandırılır. Bu maddeye göre teknik rapor alan MTHSler, belirlenen kriterlerin sağlandığını gösterir ek raporu, teknik raporun alındığı tarihi takip eden bir yıl içinde almak ve Bakanlığa vermekle yükümlüdür.
MADDE 7  Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 8  Bu Yönetmelik hükümlerini Gümrük ve Ticaret Bakanı yürütür.

Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin
Tarihi
Sayısı
31/5/2013
28663

Yusuf SALCIOĞLU

Yusuf SALCIOĞLU